1 Ekim 2011

Küçük Fanus!

Yinemi aynı yolları yürüyoruz!
Yine en baştan!
Bak işte güvendiğin sularda boğulan balık yine sen öldün :(
Boşluk!
Hiçlik!
Yokluk!
Dün fanusun taşları üzerinde kıvrıla kıvrıla yüzen siyah kadife pulların vardı. Ama şimdi yoksun!
Oysaki benim en ihtiyacım olduğu anda annemle, babamın bana verdiği en güzel hediyem olmuştun.
Ama şimdi yoksun!
İşte her şeyin sonu böyle olacak. Elimden kayıp giden onca şey gibi…
Bende bu varlığımla birlikte, sonunda onca şey gibi yok olup toprağa karışacağım.
Savrulacağım…
Tek farkımız, senin küçük sevimli bi fanusun benimse
kocaman kirli bi dünyam var!
Yürüyüp gidiyordum işte ayağıma takılan taşları çokta dert etmeden. Elimde minik bi fanus, cebimde balık yemlerim. Bazense kedimin bir bardak sütü içinde savrulup giden yüreğim. Gülüşüme sığdırdığım nice sevgilerim. Sizi sevmek öylesine tertemiz ki… Necaset damlamamış fanusun suyu gibi saf, apak yürekleriniz…
Öyle çok seviyorum ki sizi hayvancıklarım!
Zeytinim seni o kadar çok seviyorum ki, hiçbir kelime, hiçbir hareket gösteremez, anlatmaya yetmez sevgimi. Ne öpmeye doyarım seni, ne koklamaya, ne de kucağımda uyurken bulduğum huzuru bişeye değişirim! Hep yanımda kal, hep sıcacık bedeninle çok yakınımda.
Yeryüzünde, gökyüzünde bulunan tüm hayvanlar buradan size sesleniyorum hepinizi çok ama çoooooooooo...k seviyorum :) 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder