24 Ocak 2012

Düşünce Görürsün Sen Balonu Malonu!


Kendimi öğrencilerime Adobe’nin A’sını, Microsoft’un M’sini öğretirken düşünüyorum da ne hoş, ne şaheser film kareleridir yaareppim bunlaarr!.. Birbirinden zeki öğrencilerimin iğne atsan yere düşmez biçiminde döktürdüğüm bilgileri hapur hupur kapışmaları geliyor gözlerimin önüne. Sonra da o minnacık zeka küpü öğrencilerimin her biri resmi geçit töreni yapıyorlar bi on yıl sonrasına zıplamış; doktorlar, mühendisler, sanatçılar, bilim adamları, avukatlar veeeee öğretmenler olmuşlar. ‘Ülen kızım sen ne harikasın, bak şu zeka küplerine hepsi senin sınıflarından geçti.. Hiç gücenme yıpranan ses tonuna, kırışan yüz hatlarına, aşınan parmak uçlarına..’ diyesim gelse diyee hayalin bini bir para iştee..
Ya sonra noluyo biliyo musunuz! Düşünce ordinatlarımın sağ üstüne soldan kapaklanmış, iğne, çuvaldız, şiş hatta bıçak ve hatta satır saplasan patlamayacak ebat ve nitelikte bir düşünce balonu daha beliriyor tepemde! Düşünce balonu dediysek öyle zırt diye beliren yazı karakterleriyle kendini metne dökmüş bir kapsama alanını içermiyor kendisi. Yine gayet film karesi tadında benim ‘Canon, Eos’ kelimelerini duymamla salgılanan mutluluk hormonlarıma böyle çikölataları basıp basıp geçip bööle tepeme tepeme kapaklanan bi baloncuk işte! Kendimi vahşi doğanın uysal ceylanlarını fotoğraflamak için bir ağacın dalında maymun gibi sallanırken görüyorum. Hatta pek sevdiğim öküz başlı antilopları yan profilden fotoğraflıycam diye öküzlerle baş ederken görüyorum kendimi, aslan krala ramak kala!

Sonra eklem bacaklarına aldırmadan devasa yuvalar yapan bir başarı abidesi olan termit karıncayı fotoğraflamak için 180mm’lik makro lensimi bir toprak yığınına dayamış, sıcaktan pişerken yedeğimdeki 28-300mm’lik usm lensimden su içerken hayal ediyorum kendimi.. Vufuuuu beybi bundan daha karizmatik bi pozum olamazdı sanırım! Bide insan suretinde beni fotoğraflıyacak bi yedek mi alsam kendime napsam :P
Neyse işte ben sonrasına gelicem de benim film karesi görüntülerimi barındıran düşünce baloncuğu taklidi yapan hayalperestliklerim bitmiyor, bitmezzz! Yazdıkça hayal kurarım, hayal kurdukça gardım düşer sonra boynum bükülür, kaşlarım küçük emrah moduna.. hooop noluyo la!
Hayal değil bunlar, siz hayal dediğime bakmayın hacı ideal bunlar i-de-al.
Neyse yazıyı resmileştirip büyük elçiye dilekçe metnine dönüştürmeden geleyim bir diğer baloncuğa..
Ya da bu zeplin mi olsa?
Anaaa ya da tayyare olsun la bu!
Yo yo yusufçuk kelebeki olsun yada!
Ne de olsa hepimiz yakından tanırız yusuf-yusuf’çuğu :)
He işte onu diyorum bu film karesinde de ‘seçim senin hacı, yap işte bişeyler, kap götür birini, ol işte ne olmak istiyosan! Seninde mutlaka vardır biyerlerde yiycek ekmeğin. Gerçi yedin yedin doymadın camış gibi oldun, daha da yesen doymazsın sen! En iyisi bırak herşeyi çek git. Öğretmenlik, fotoğraf, yazı, müzik, hayvancıklar, doğa, ojelerin, converse’lerin, en sevdiğin siyah rengin, e bide renklilerin, koca kafan, tırt gibi kısa saçların…………………………………….’
Aaaaaaaaa noluyo la ne ara bozuştuk biz senle iç sesim!
Hani benim güpgüzel film karelerim!!!


1 yorum:

Önder AKSOY dedi ki...

bayıldım kankim ellerine,yüreğine bide kalemine diycem ama klavyene sağlık :)) çok güzel olmuş.

Yorum Gönder