18 Mart 2012

Kızılcık Sopama Kuvvet; Canın Çıksın Uçan Halı!

Ne enteresan bi varoluşluk içinde, ne enteresan varlıklar olarak yaşıyoruz aslında farkında mısınız! Sürekli başımız önde evden işe işten eve gidiyoruz, okula gidiyoruz, ona şöyle buna böyle diyoruz, laf yetiştiriyoruz, üstüne bide ağzımızda söyleyemediğiniz laflar geveliyoruz, kafamızda korkular biriktiriyoruz, seviyoruz seviniyoruz çoğu zaman, hatta şansımız varsa aşık oluyoruz öyle yaşayıp gidiyoruz işte.. Peki karanlık bir boşluğun tam ortasında, sanki üzerine el feneri ile ışık tutulmuş gibi yarısı sürekli aydınlık olan ve aydınlık olma enteresanlığı yetmezmiş gibi bide sürekli dönen mavi bir topun üzerinde yaşadığımızın farkında mısınız! Saatte binaltıyüzyetmiş km hızla kendi etrafında dönen bir top! Bizim gibi delileri solda sıfır bırakacak bi artisliği kapsayan öyle ekstra deli işi bi devinim işte..
Artık nası bi gerekliliği varsa o mavi topun dönmeye, bende bunları düşünüp satırlara dökmeye gereksinim duydum. Yadırgamayın beni ha ‘bu deli yine ne işler peşinde, nereye bağlıycak konuyu kimbilir!’ demeyin, uyarmadı da demeyin. Çok pis konu bağlar, daldan dala maymunluklar yapar, kafa açar, ünlem çakarım, ruhunuz bile duyar valla :)
Neyse işte diyorum ki bu mavi topun üzerinde gezilip, görülmeyi bekleyen ne çok ülke, ne çok şehir, ne çok eyalet, ne çok kasaba, ne çok köy, ne çok sokak, mahalle, semt, kıyı, kenar, köşe.. ya işte ne geliyosa aklınıza onların hepsinden topyekün bi hayal demeti sunuyorum sizlere :) Çok severim ya belgesel izlemeyi, izleyince yine ‘hobaaaa kak gidelim be semaaa’ diye dellendi içimdeki turist ömer! ‘La otur şimdi oturduğun yere’ diye baskın çıktımda az olsun sindirdim garibimi. Neyse konumuz o değil sapmayalım lütfenceğzim.. 
Diyorum ki mesela Gabon Cumhuriyeti diye biyer varmış teee Afrika’nın batısında. Küçük nüfusu, natürel yaşam tarzları ve o hatunların giydiği rengarenk uçuşan kaçışan kıyafetleriyle beni benden aldı, götürdü attı Afrika’nın en huzurlu denilebilecek sorunsuz bölgelerinden birine.. Böyle canoncuumun objektifini burnuna dayayıp fotoğrafını çekmek isteyeceğim çocuklar gördüm, incecik kolları bacakları olan ama maşşallah kendinden önce giden göbeği olan, gülünce kendi renklerine ironik düşen bembeyaz dişli çocuklar..

Sonra ordan zıpladı bu belgesel ABD’nin ikinci kalabalık şehri olan Los Angeles’a. Belgeselde gezdiği yerleri anlatmak için bize klavuzluk eden adam ‘Hollywood Kaldırımı’nda yürürken bi yandan içim gitti bi yandan da ben olaydım hangi ünlü yıldızın adının yanında nası poz verirdim diye düşünürken buldum kendimi :) Hayal değil mi işte! Hayalde bedava, beyinde bedava kime ne! Ama saymakla bitmeyecek kadar çok gezilecek yer varken, bütün oraları gezip gördüğümü düşünerek/hayal kurarak bi vakit geçirsem nası mutlu oluyorum anlatamam! (Anlatıyosunya işte şaşkın dediğinizi duyar gibiyim :) Hani utanmasam soyut işlemler döneminde omnipotent düşünme becerilerimi geliştiriyorum ayağına yatıp hergün bi saat ‘hayal kurma saati’ ayırıcam kendime, modumuz; ergen stayla :p
Ya bide söylemeden edemiycem şu bilmem kaç dil bilen, dünyayı gezip dolaşan adamlar, hatunlar kafa nereye biz oraya gezip görüntüleyip sonrada bize belgesel diye kakalıyolar. Yemezler anam, yemezler yavrum. Sen orda Afrika’nın bilmem neresindeki ülkenin damak tadına bakarken ya da bilmem nerenin en uzun köprüsünden geçerken bide üstüne bilmemkaç mm’lik lensini oraya buraya dayayıp fotoğraf çekerken ben burda seni kıskanıyorum, duygulanıyorum, huylanıyorum, delleniyorum vs.!
Ya işte bizde garibanlar bian önce atansakta üç beş kuruşluk memur maaşına talim olsak diye bekliyoruz. Bide ciğercinin kedisi gibi o hayal ettiğimiz ülkelere gidebilmeyi düşünüyoruz. Vay anasını nası acıdım şimdi halimize ya! Körolası sistem işte bizim ülkemizdekide! Bu kız yine sisteme bağladı olayı diye geçiriyosunuz içinizden ama bu sistem benim uçan halım gibi bişe oldu artık. Elimde bi kızılcık sopası ha babam vuruyorum halıya.. Ama halının tozunu mu alıyorum yoksa dövüyo muyum orası bende kalsın(!) E sizde herşeyi öyle fazla merak etmeyin canım :) Okuyun mis gibi yazımı, sonra dinleyin üstüne sizin için seçtiğim nadide parçayı, hadi sonra beyin bedava kurun hayalleri… Yalnız uçan halıya dikkat edin, sizi üstünden atarsa kızılcık sopamı ödünç verebilirim aklınızda olsun! :)…  


  

3 yorum:

samet dedi ki...

Bide ciğercinin kedisi gibi o hayal ettiğimiz ülkere gidebilmeyi düşünüyoruz.(samet bunu beğendi..)
Bu ülkede memleketine gidebiliyorsan kar say bence :)

Kral Kelebeği dedi ki...

yo o kadarda umutsuz vaka değiliz yinede ama ülkemizin tüm güzelliklerini görme şansımız olmalı bence hepimizin :) olmayınca ben sisteme sövüyorum işte yapcak bişe yok :)

samet dedi ki...

şansımız olmalı güzel bir temenni.. sistemin kulağı çınlıyor sanki :)

Yorum Gönder