24 Mayıs 2012

Amanın hayalim gerçek oldu; Hido, Ben, Yemek :))


Şu mübarek gün, mübarek akşam şu güpgüzel şansın bana ettiğine bak, şansımı seveyim, mutluluktan uçayım, haydi kelebeklerimm pırr pırr cırr cırr hobaaa :)
Kelebeklerim şimdi uçmasın, coşmasında napsın ben ki Hidayet Türkoğlu ile tanışmayı bide üstüne yemek yemeyi kazanmış bir şahsiyetim öhöm öhöm ! Kafa yapmıyorum la inanmıyosanız kendi gözceezlerinizle bakın; https://www.facebook.com/HidoBasket/posts/300958653324356

İveeett şimdi inandığınıza göre rahat rahat poz kesip, artislik yapabilirim :) Ama öncesinde söyliyceklerim var;

Hido ne zaman maça çıksa ben hep nefesimi tuttum ve kımıldamadan onu izledim. ‘Senin asistlerine, ribaundlarına, bloklarına, üçlüklerine kurban Hidoooo’ dedim durdum , Hido gülümseyince bende ağzımı kocaman açmış 32-35 artık ne kadar dişim varsa hepsini gösterirken yakaladım kendimi..

Basketbola olan ilgim, sevgim, merakım ortaokulda başlayan bi serüvenle can bulmuştu. Her uzun boylu çocuğa yapılan muamele gibi elimize bi basket topu tutuşturuldu ve biz en yakın potaya doğru yol aldık. Okul bahçesi, lojman bahçesi dinlemedik daldık, kendimizce oynamaya çalıştık. Sonra bu alanda profesyonelleşmenin zor olduğunu idrak edince bir hobi, bir eğlence, bir stres atma mekanizması olarak sürdürdük getirdik bu günlere kadar bu güpgüzel spor dalını.

6 Mayıs 2012

Nükleer Santralimde Taş Var!

Kocaman bi taş yutmuşumda midemin sol üst köşesine oturmuş sürekli nefes almama engel olmaya çalışıyomuş gibi hissediyorum..  Hatta nükleer santralimde sızıntı varmışta bende habire oraya silikon tabancasıyla ya da bi bez parçasıyla tıkamaya çalışıyomuşum gibi hissediyorum!
Neden hayatta ters giden bişey olduğunda diğer bütün aksilik, tersliklerde onun peşi sıra takılır gelir ki! Neden hep moralimiz bozuk olduğunda kimsenin bizi sevmediğini, sevenlerinde ya kan bağından dolayı sevme mecburiyeti olduğunu ya da birilerinin bizi çıkarcılıktan sevdiğini düşünürüz ki! Ve neden hep üzgün olduğumuz zamanlarda, yeryüzünden silinip kaybolup gitmeyi isteriz! Evet tüm bunları aynı anda düşünüp, hissedip, kurup, algılayabilecek bi varoluşa sahibiz ama insan olarak en yüce varlık olarak yaratılmışken, çaresizlik anlarımızda en aciz olan yaratıklara dönüşmemiz kaçınılmaz..
Yatağa girip yorganı kulaklarımız görünmeyene kadar tepemize çekip uykuya sığınıyoruz bazen, bazen de kulaklarımıza sevdiğimiz şarkıları tıkayarak soyutlamaya çalışıyoruz kendimizi varoluşumuzdan. Okuduğumuz kitabın bikaç satırına ya da gözümüzün önündeki denizin dalgalarına sığınıyoruz, dalgalanıp durulamıyoruz..