5 Haziran 2012

Duygulanalım Durulmayalım!


Kimi insanlar duygularını saklar durur. İpeksi, pastel renkli perdeler ardında.. Kimileri ise dayanamaz ateş püskürür gibi kelime püskürür, anlamlandırır sonrada serbest bırakır kelimeleri ithaflarına doğru.. Bu bir ‘cesaret’ meselesidir aslında. Kimimizde ayyuka varır cesaret tohumları, kimimizde ise minimumda kalır. Ama hiç kimsenin de cesaret tohumlarından yüzde yüz arınabildiğini sanmam. Mutlaka bi köşede körüklenmeyi bekleyen duyguları açığa çıkarabilecek bi avuçta olsa vardır bi cengâver gibi yüreğini eline alıp ateşe bile olsa gözü açık yürütecek cesaret!
Hepsinin, her şeyin başı duygudur ve her insanın duyguları önemlidir. Hepimizin ortak yanı iki gözümüzün, iki kulağımızın, iki elimizin ayağımızın olması değil aslında. Hepimizin bir kalbi ve yüreği olması ortak noktamız! Sevebiliyoruz, nefret edebiliyoruz, acı duyup bazen en derin duygularla acıtabiliyoruz bile!
Ama hepsi insan olma kaynaklı değil ‘duygu sahibi’ olma kaynaklı bunların! Ve duygu sahibi olan tek ırk değiliz tabii ki de. Hayvanların, bitkilerin ve hatta doğanında duygusu olduğuna inanıyorum ben. Ve duygusu olan her canlı saygı duyulmaya değerdir yeryüzünde. Bazen bir nesneye, bir eşyaya bile anlamlar yükleyip, cansız varlıkları bile duygulu kılabiliyoruz biz, duygusallığın dibine vurarak!