28 Aralık 2012

Ulusa mı Seslensem, Annelere mi bilemedim!


Bir bebeğin doğumu itibariyle ona ilk dokunan, ona gülen, onunla konuşan, onu doyuran seven hep annesidir. Eğitimin bir kademesi olan gelişim psikolojine göre de her davranışımızın temelinde, hatta kişiliğimizde hep annemizin, ailemizin yansımaları görülür. Fiziksel olarak genlerini taşırız, maneviyatımızın temellerini ilk onlar atar, sosyal çevremizin oluşmasında, zihinsel gelişimimizin başlangıç aşamasında yani lafı uzatıp dallandırmadan söylemek gerekirse insan ile ilgili ne varsa hepsinin özünde annesi vardır. Babalar alınmasın diye burada parantez açarak babası/ailesi vardır deme baskısı hissettim üzerimde ama hayırlısı artık :)
Neyse diyorum ki imkânların eskisi kadar zor olmadığı, artık insanların yaşamını kolaylaştıran birçok yeniliğin olduğu çağımızda eğitimin öneminin bangır bangır bağırtılmasının sebebini hepimiz biliyoruz dimi? ‘Biliyoruuuzzzz!’ cevabını aldığımı varsayarak devam ediyorum o halde. Hayat standartları yüksek, huzurlu, mutlu, kaliteli bir ömür sürmeyi kim istemez ki!
Öyleyse neden diyorum bu insanlardaki, ailelerdeki, annelerdeki bu boş vermişlik, kayıtsızlık, ‘aman canım dünyayı benim çocuğum mu kurtarıcak?’ havaları! Evet efendim senin beben kurtarıcak, evet anam senin çocuğun çekip çıkarıcak belki insanları bu fütursuzluktan.