29 Şubat 2012

Şimdiki Çocukların Yüzünde Sokak Lekesi Yok!

Oysaki hepimizin bacağında, kolunda, yüzünde herhangi biyerinde, sokaklarda delicesine koşturarak oynadığımız dönemlerden kalma bol neşeli anılarımızı taşıyan izlerimiz vardır. Ne de çok severim böyle insana karakteristik özellikler kattığını düşündüğüm o izleri! Hele ki yüzünün kuytu köşesine saklanmışsa suskun bi çığlık gibi derin anlamlarını haykırır durur karşısındaki insana..
 Ama artık yeni nesil çocuklarını sokak anılarından alıkoyan teknoloji onları ileride bakıp anılarını hatırlayacağı derin izlerden mahrum bırakıyor işte.. Zamane çocukları zaten çocuk gibide değiller, ne içler acısıdır bence bu gidişat…!

20 Şubat 2012

Öküz, Tren vb!

Bir insanın bakışlarını tanımadığı başka bir insanın gözünün ta dibine dikip ööööyle bakmasına hiç anlam veremiyorum ben! Ahanda te bu insanlardaki te bu davranış bozukluğunu anlamlandırabilen varsa banada te bi özet geçiverse ya, olma mı ?:)
Hani hemcinsimsindir üzerimdeki kıyafet hoşuna gitmiştir; ona bakarsın anlarım, ojelerim iğrencine kaçmıştır; ona dikersin gözünü, onu da anlarım, ya da mesela ‘ne enteresan tipi var la karının’ diye geçmiştir aklının kıytırık bi köşesinden, hadi ona da eyvallah ama gözünü gözümün ta dibine dikerek o yamyam bakışlarından bir romantiklik çıkarmamı beklemiyosundur umarım hemcinsim olarak. Varsa öyle farklı sempatikliklerin ‘Hadi canım başka kapıya! Kısa vadede ilgilenmiyorum, uzun vadelisi hiç mümkün değil!’

13 Şubat 2012

Doktor mu kötü, Sistem mi bozuk, Ben miyim şizo!

Hiç sevmem şu bi türlü kurtulamadığım nanemolla durumumu, konumumu.. Bana biri durduk yere nasılsın diye sorsa onu bu soruyu sorduğuna pişman edebilecek kadar ağrıyan yerimi sayabilirim. Ama tabi ben insaflı davranıp bunu bana ‘nasılsın’ diye soran pek kıymetli çok değerli çevreme değil, hasta olduğumuzda kendimizi emanet ettiğimiz ülkemizin hipokrat yemini eden saygıdeğer doktorlarına saymayı tercih etmeye mecbur kalıyorum çünkü uyuyarak, dinlenerek geçmiyor maalesef bu lanet olası ağrılar, sızılar, nanemollalıklar…!
İşte sorunda tam burda başlıyo zaten.. Yine hali hazırda bisürü yerim ağrıyoken tuttum doktor yolunu.. ve daha öncesinden de hep yeminliyimdir ‘doktora sadece şikayetlerimi söyliycem daha önceden konulan tespitleri söylemek yok kızım!’ diye yol boyu düşündüm durdum çenemi nası tutarımda söylemem diye.  Ama tabi yine korktuğum başıma geldi ve tutamadım şu kopasıca çenemi daha doktor neyin var demeden ‘doktor bey şuram çok ağrıyo ama bende şöyle bişeyde var ondan ağrıyo olabilir mi acep?’ dedim ve ilk golü yedim! Ben daha cümleme noktayı koymadan doktor atağa geçti ‘hah işte evet tamda o sebepten ağrıyo senin oran!’ Aman doktor canım cicim doktor hani teşhisi sen koyucaktın şimdi olmadı işte gel değişelim külahları! Ya da herkesin külahı yerinde kalsın madem kendi teşhisimi kendim koyuyorum ‘kalk la oturduğun yerden ben geçicem oraya! Bak çünkü bende biliyorum neremin neden ağrıdığını!’ diyesim gelip gelip gidiyor ağzıma..

11 Şubat 2012

Sinir küpü olmuş insanlardan kurtulmanın tek yolu;Damper!

Sinir hücrelerine çabucak yenik düşen insanlar; ‘Hepinizin ayağına taşlar, kayalar bağlayıp damperli bi kamyonun arkasına yükleyip sonrada kamyonu deniz kenarına yanaştırıp damperi büyük bir zevkle açarak arkayı boşaltmak istiyorum, dibine dibine denizin..!..
Şu üç günlük dünyada ne gerek var acaba sinir, strese! En ufak bi kıvılcım parçasından ateşler yakıp alevler yükseltmek, toz konduramadığı ufak beynine laf gelince kıyametler kopartmak, öfkesi gözlerinden fışkıran, bakışlarıyla yeri göğü delebilecek nitelikte sinirli olan, hilesi, iğnesi bi bişeyleri habire ona buna batıp duran insanlaaaaaaaaaaaarr; bizden uzak, cehennemin dibine yakın olun emiiiiiiiiiiiii!!!
Biri bi laf uydurmuş ‘şeytanınız bol olsun’ demiş bunlarda bu lafı çok üstlerine alınmış hatta öyle bi benimsemişler ki şeytan kılığında kime çatsam, kime höykürsem, kimin kafasına bişey fırlatsam, şu yere göğe sığdıramadığım sinir hücresi bombalarımı kimin üzerinde patlatsam diye dolanıp duruyolar. Aman diyorum gözünden, göbeğinden dumanlar çıkan birilerini görürseniz değil ona şöyle bir bakmak, arkanızı döndüğünüz gibi topuk!..

1 Şubat 2012

Enseye Şaplak!

Bazı işini iyi yapmayan işçilerin, notu kıt olan öğretmenlerin, çocuğuna sahip çıkamayan ebeveynlerin, öğrenciliğin tadını kaçıran öğrencilerin, kadın taklidi yapan kız ergenlerin, abazalık denince en önde bayrak tutan erkek ergenlerin, suratında bizim evi badana etcek kadar makyaj olan koko hatunların, öğrenciyi kazıklamaya çalışan esnafın, işi düşünce yalakalık peşinde koşan uyduruk arkadaşların, her hastalığa ağrı kesici yazıp yollayan doktorların, ekmek alınca para üstü yerine sakız veren bakkal amcaların, sosyal platformlardan ona buna laf atmaya çalışan melankolik dramatiklerin, ‘Adriana Lima’ benim sevgilim olsun milyar dolar borcum olsun diyen dibi düşük erkeklerin, her sakallıyı dedesi sanan saftirik bebelerin, üniversite mezunlarını işsiz bırakan devlet yöneticilerinin, üzerindeki marka kıyafetlerle hava yapmaya çalışan insanların.. neyse işte beni böyle isyankara bağlayan ne var ne yoksa herkesin ‘Adam mısın la sen!’ diyerek ensesine şaplak atasım geliyor! Çok pis hemde.
Bu insanlardaki herbişeyi çayıra, bayıra salmaya iten sebep nedir diye sorsam çok saçma bi soru olur sanırım! Herkes herşeyin farkında da işte salağa yatıyoruz toplucana..
Artık insanlar birbirine ‘sen niye bi işin ucundan tutmuyosun?’ diye sormuyo bile! Ya ortada ucundan tutulacak bi iş yok ya da var kimse görmüyo. Ben bilemedim yani o kısmını anlayan varsa bi zahmet banada anlatıversin.. Amaan ya da herkes herbişeyi çayıra bayıra salmış mevlam kayıra modunda sürükleneceği yerleri bile kendisi seçmezken, seçemezken ne diye onu, bunu, şunu dert edip duruyok ki!