4 Mart 2013

Somurtkanlar ve Suskunlar Toplansın Bişey Diycem!


tek rakibim wooper rooper.
Böyle insanlar var. Kendilerine sunulan rütbeyi ipek şal gibi omuzlarında taşırcasına taşıyolar kendilerinde; somurtan yüzlerini ve suskun ağızlarını. Şimdi övüyo muyum yeriyo muyum belli olmadı dimi? Farkındayım, zaten olmasında. Çekimserim ben arkadaş. Çünkü ben hep yerli yersiz, habersiz ve çok gülen biri oldum hayatta. Bol baloncuklu içecekler gibi evet. E bu kadar gazlı olacak ne var Allah aşkına demeyin. Derseniz de biricik, canım şairim Cemal Süreya’nın dizelerini dikerim karşınıza:

“Kahkaha kesin bir sınırdır senin sesin için; geçmezsin kahkahaya. Bu da gülümsemeyi senin tapulu malın yapar. Gülmek sende gülümsemenin bir noktada taşkınlığı oluyor daha çok. Bu bakımdan gülümsemenin bütün öğelerini de birlikte getiriyor.”

Gülmek/gülümsemek ile ilgili daha fazla söze ne hacet! 

Neyse işte diyorum ki ben oturdum somurtkanlardaki gizemi çözmeye çalıştım. Uygulamaya filan kalkmadım ama. İki dakika karalar bağlayacak vaktim yok benim. Yani en azından bunun mümkün olduğu, tercihin bende olduğu zamanlar. Ne sonuca vardım merak ediyosanız söyleyeyim; somurtkanlardaki gizem onların dudaklarını aşağı çeken hayat ağırlığı. Hayatın dertlerinin ıstırabının azabının yerçekimi. Böyle upuzun zincirleme bi isim tamlaması işte :)