9 Haziran 2013

Severim Seni: Var Olan Herşey!

Sahip olduğunuz her şeyin sizin mutluluğunuza hizmet etmesini beklerseniz, sahip olduğunuz hiçbişeyden size verebileceği gerçek mutluluğu alamazsınız! 
Nasıl yani diyosunuz dimi?
Yani diyorum ki sizin olan ya da sizinle birlikte varlığını sürdüren, çevrenizde bulunan canlı ve cansız varlıkları düşünün. Mesela bir bitki yetiştirdiğinizi varsayın ve onu doğaya faydası olsun, fotosentezini yapsın, varlığını sürdürsün diye değil de sırf güzel görüntü oluşturduğu ya da güzel koktuğu için ve bu güzel görüntünün veya kokunun sizi mutlu ettiğini bildiğiniz için yetiştirdiğinizi düşünün. Bu şekilde düşündüğünüzde mutluluğunuza hizmet etmesi için çeşitli beklentilerinizden dolayı yetiştirdiğiniz bir bitki bile gerçek anlamda sizi mutlu etmez. Benim kanaatim bu yönde.

Asıl anlatmak istediğimse bir canlıyı, nesneyi, eşyayı, herhangi bir şeyi yani, sizi mutlu ettiği ya da edeceği için değil de var olduğu için sevin bence! Neden ille sizin mutluluğunuza hizmet etsin, neden ille sizin olsun ya da sizin çevrenizde olsun ki?
Mesela yüzlerce şehir ve ülke var ama ben içlerinden bi tanesi benim memleketim bi tanesi benim ülkem diye sadece onları sevdiğimi söyleyemem. Tüm şehirlerle, tüm ülkelerle bir olduğumuz için, birliğimizi koruyup ‘dünya’ olduğumuz için hepsinin varlığı beni mutlu etmeye yetiyo.
Ya da mesela milyonlarca insandan sadece benim dünyamı oluşturan annemi, babamı, kardeşimi, eşimi, dostumu, arkadaşımı değil de tüm insanları severek, onlarında varlığına şükrederek mutlu olabiliyorum. Benim dokunup sevebildiğim hayvanların ve çiçeklerin dışında binlerce hayvan ve bitki olduğunu biliyorum ve onların çevremde olmamasından, evcil olmamasından, güzel kokmamasından, sevimli olmamasından ya da yabani olmasından dolayı onları kendimden soyutlayıp, yok saymıyorum. Onlarda iyki var diye şükrediyorum ve bu da beni mutlu ediyo. Sahip olmadığım daha birçok eşyanın, kitabın, kıyafetin, yiyeceğin, teknolojik aletin, makinenin var olduğunu düşünmek, ben sahip olmasam bile başka insanlar sahip olduğu, onların mutluluğuna hizmet ettiği için mutlu olabiliyorum.
Bu bir Pollyanna penceresi değil inanın bu benim hayat felsefem. Emin olun böyle düşündüğünüzde mutlu olabilmek, mutlu kalabilmek, gülümsemenizi içten somutlaştırabilmek için sayamayacağınız kadar sebebiniz oluyo.
Bu arada yazımı yazmaya başlamama sebep olan durumu da paylaşmak isterim: Camın önünde güneş alan bir konumda duran fesleğen bitkimi tam yamacıma koyup güzel kokusu ile mutlu olmak istedim ama sonra onun güneşi gördüğü konumda daha mutlu olduğunu düşünerek vazgeçtim. E mutluluk binevi fedakârlıktır da!
Fedakârlıklarınız, sahip olduklarınız ve olamadıklarınızla mutlu kalın.

   

1 yorum:

Unknown dedi ki...

eline sağlık . . .

Yorum Gönder