2 Mart 2014

Bireyselliğinizden Öpüyorum!

Şu koca evrende, saatte bilmem kaç kilometre hızla, delicesine dönen bu dünyada hepimiz öncelikle birer insanız, hepimiz kendi başımıza birer bireyiz. Hepimiz tek bir dünyada yaşıyor olsak da aslında hepimizin ayrı ayrı dünyaları var. ‘Her beyin tek ve biriciktir’ akımından yola çıkarak bu görüşümü size çok çeşitlendirerek dayanaklandırabilirim fakat bunu ben değil de siz yapsanız nasıl olur?

Öncelikle kendi gözlerinizi düşünün, kendi bakış açınızı yani. Olaylara, insanlara, nesnelere ve neticede dünyaya hangi açılardan baktığınızı düşünün. Duygusal, karamsar, iyimser, pozitif, nötr… Gün içinde şekilden şekle giren ruh halinizi, dünyayı yorumlama biçiminizi düşünün. Ruh halinize ortak olan insanları zaten hayatınıza katmışsınızdır onları allara pullara sarıp sarmaladığınız en güzel köşenizde bir bırakın hele de onların dışındaki insanlara bi bakın. ‘Yok artık bu insan resmen benim ruhumun bi parçası gibi’ dediğiniz insanlar var mı? Sanırım çoğunuzun cevabı ‘yok’ olacaktır ki öyle insanları bulduğunuzda zaten hayatınıza katıp götürüyorsunuzdur.
Benim anlatmak istediğim şey aslında en başta da söylediğim gibi her bireyin biricikliği, bireyselliğinizi, herkesin tek başına bir dünya olduğu. En genel kavramla ifade edecek olursam ‘özgürlüğü’ aslında. Ve en önemlisi!

Hepimiz yapıyoruz aslında bu özgürlüğü tu kaka etme meselesini farkında olarak ya da olmadan. Hayatımıza katıp götürdüğümüz insanlara yapıyoruz bunu, doğaya yapıyoruz, eşyalarımıza, kitaplarımıza hatta bazen dinlediğimiz müziklere yapıyoruz. ‘Benim!’ diyoruz ve öyle bir söylüyoruz ki bunu benim dediğimiz varlığın tüm haklarını kendimize saklayıp, bir kafesin içinde önümüze sunulsa buna ‘hayır’ diyememecesine sahipleniyoruz onu.
Peki ya özgürlük diyorduk ona ne oldu!
Şimdi özgürlük dedim diye bunu tutsaklığı protesto edip, çağımızın hastalığı gibi ruhumun ya da bedenimin direnişine getirmeyin meseleyi. Beni gerçekten anlamak istiyorsanız sadece sahip olduğunuz en ufak bir eşyada bile onu nasıl sahiplendiğinize, nasıl ‘benim!’ dediğinize bakın.
İnsanları sevip, hayatınıza katıp, ‘bu BENİM en yakın arkadaşım, BENİM ailem, BENİM sevgilim, BENİM evcilim, BENİM kitabım’ demeyin demiyorum. Sadece dünyada var olan, varlığını sürdüren her şeyin bireyselliğine saygı gösterin yeter. İnanın saygı duyduğunuz her şey varlığını korumaya devam ederken değerini çoğaltarak saygınıza anlam katacaktır.
Bireyselliğe, biricikliğe saygı duyanlar olarak bence çok güzeliz! Hepinizi özgürlüğünden öpüyorum :) 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder