Bir bebeğin doğumu itibariyle ona ilk dokunan, ona gülen,
onunla konuşan, onu doyuran seven hep annesidir. Eğitimin bir kademesi olan
gelişim psikolojine göre de her davranışımızın temelinde, hatta kişiliğimizde
hep annemizin, ailemizin yansımaları görülür. Fiziksel olarak genlerini
taşırız, maneviyatımızın temellerini ilk onlar atar, sosyal çevremizin
oluşmasında, zihinsel gelişimimizin başlangıç aşamasında yani lafı uzatıp
dallandırmadan söylemek gerekirse insan ile ilgili ne varsa hepsinin özünde
annesi vardır. Babalar alınmasın diye burada parantez açarak babası/ailesi
vardır deme baskısı hissettim üzerimde ama hayırlısı artık :)
Neyse diyorum ki imkânların eskisi kadar zor olmadığı, artık
insanların yaşamını kolaylaştıran birçok yeniliğin olduğu çağımızda eğitimin
öneminin bangır bangır bağırtılmasının sebebini hepimiz biliyoruz dimi? ‘Biliyoruuuzzzz!’
cevabını aldığımı varsayarak devam ediyorum o halde. Hayat standartları yüksek,
huzurlu, mutlu, kaliteli bir ömür sürmeyi kim istemez ki!
Öyleyse neden diyorum bu insanlardaki, ailelerdeki,
annelerdeki bu boş vermişlik, kayıtsızlık, ‘aman canım dünyayı benim çocuğum mu
kurtarıcak?’ havaları! Evet efendim senin beben kurtarıcak, evet anam senin
çocuğun çekip çıkarıcak belki insanları bu fütursuzluktan.