20 Eylül 2011

Karadeniz Güzeldir!

Burada bir kalkarsın yağmur,
Bir bakarsın güneş, bir yersin balık
Bir binersin tekne, bir geçersin Samsun,
Bir daha bakarsın ki mavili yeşilli puantiyeli Karadeniz!
Burada insanlar balık tutar sonra balığı denize atar. Burada iyotlanır, fosforlanır, demir gibi olmaya çalışır ama egzoslanırsın, havada kalırsın, havanı alırsın sonra başın dumanlanır. Burada insanlar kendi kafalarının köşesini döner, gece sokak lambaları söner, kenardan değil ortadan yürürsün. Burnun büyür, bacakların hızlanır bir de bakarsın bakışların gizlenir… Senden Samsun’a, Samsun’dan sana geçişler hep paralıdır, öğrenciye her şey pahalıdır. Sen bunlardan korkmazsın çünkü yürürken yere bakarsın. Ama Karadeniz’in havası gelir girer burun deliklerinden, beyninde açlık sinyalleri verir adama, egonu şişirir deniz, şaşaalı durursun.
 Kimi zaman dünyanın dönerken sürtündüğü yerlerden biri de burası dersin, kimi zaman ‘dönmüyo lan bu dünya!’ diye isyan edersin. Havada fikirler, hedefler, sedefler uçuşur sen bunlara aldırmaz büyürsünde büyürsün… Bazen çok düşünürsün bazen de üşürsün.
Saçlarının uzayıp uzayıp kısaldığı yer burasıdır sen sanırsın ki yüzünün anlam kazandığı yer. Gözlerinin bazen yeşile bazen maviye çaldığını sanırsın çünkü hep öyle bakar insanlar sana. Bazen esmer teninle gurur duyarsın bazense özenirsin pamuk gibi beyaz suratlara…
Ağlamak ya da gülmek meselesi değil bu şehir karmaşası. Gitsen de tıpış tıpış gelsen de hep aynı yapış yapış havası… Kafan Çingene çadırı olsa da sakın demeyesin benden bu kadar!
Kollar bu kadar, kafa bu kadar, insanoğlu işte nerde olursa olsun ego bu kadar!... Ama yazmakla yarış olmaz bendende bu kadar!... :) 

o zaman hayde.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder