Bu benimki dijital fotoğraf makinelerine yapmacık
gülücüklerle poz verir gibi yaşamak değil ki! Eski kocaman harici flaşı olan 32’lik
pozları silip süpüren fotoğraf makinelerinin teknolojiden geri kalmışlıklarına
katıla katıla gülerek, gülmekten yaşarmış gözlerimin objektife takıldığı
anlardaki yakalanan pozlar gibi yaşamak!... Hep içten, en içten.
Zaten bu gülmelerimin, ağlamalarımın da içten olmadığı bi
dünya düşünürsem geriye ne kalır ki! Dokunarak, tadarak, bakarak, bi an
heyecandan kalbim duracak gibi hissedip başka bi an acıdan dibe vurarak tüm
yaşamsal fonksiyonlarımı boca edip kendime, kendimi bularak yaşamak!
Çek içine koskocaman dünyayı sonra onun yuvarlaklığını,
dönüşünü, saatte bilmem kaç kilometre hız yapışını herbişeyini işte al koltuk
altına sonrada yürü git! Bak ne güzel bütün oluşturdun bu arsız dönüşlü
dünyanın ekvator çizgisiyle. O dönüyor
sen büyüyorsun, sen öleceksin o duracak!!!
tek rakibim wooper rooper :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder