Şu koca
evrende, saatte bilmem kaç kilometre hızla, delicesine dönen bu dünyada hepimiz
öncelikle birer insanız, hepimiz kendi başımıza birer bireyiz. Hepimiz tek bir
dünyada yaşıyor olsak da aslında hepimizin ayrı ayrı dünyaları var. ‘Her beyin
tek ve biriciktir’ akımından yola çıkarak bu görüşümü size çok çeşitlendirerek
dayanaklandırabilirim fakat bunu ben değil de siz yapsanız nasıl olur?
Öncelikle
kendi gözlerinizi düşünün, kendi bakış açınızı yani. Olaylara, insanlara,
nesnelere ve neticede dünyaya hangi açılardan baktığınızı düşünün. Duygusal,
karamsar, iyimser, pozitif, nötr… Gün içinde şekilden şekle giren ruh halinizi,
dünyayı yorumlama biçiminizi düşünün. Ruh halinize ortak olan insanları zaten
hayatınıza katmışsınızdır onları allara pullara sarıp sarmaladığınız en güzel
köşenizde bir bırakın hele de onların dışındaki insanlara bi bakın. ‘Yok artık
bu insan resmen benim ruhumun bi parçası gibi’ dediğiniz insanlar var mı?
Sanırım çoğunuzun cevabı ‘yok’ olacaktır ki öyle insanları bulduğunuzda zaten
hayatınıza katıp götürüyorsunuzdur.
Benim
anlatmak istediğim şey aslında en başta da söylediğim gibi her bireyin
biricikliği, bireyselliğinizi, herkesin tek başına bir dünya olduğu. En genel
kavramla ifade edecek olursam ‘özgürlüğü’ aslında. Ve en önemlisi!
Hepimiz yapıyoruz
aslında bu özgürlüğü tu kaka etme meselesini farkında olarak ya da olmadan.
Hayatımıza katıp götürdüğümüz insanlara yapıyoruz bunu, doğaya yapıyoruz,
eşyalarımıza, kitaplarımıza hatta bazen dinlediğimiz müziklere yapıyoruz.
‘Benim!’ diyoruz ve öyle bir söylüyoruz ki bunu benim dediğimiz varlığın tüm
haklarını kendimize saklayıp, bir kafesin içinde önümüze sunulsa buna ‘hayır’
diyememecesine sahipleniyoruz onu.
Peki ya
özgürlük diyorduk ona ne oldu!
Şimdi
özgürlük dedim diye bunu tutsaklığı protesto edip, çağımızın hastalığı gibi
ruhumun ya da bedenimin direnişine getirmeyin meseleyi. Beni gerçekten anlamak
istiyorsanız sadece sahip olduğunuz en ufak bir eşyada bile onu nasıl
sahiplendiğinize, nasıl ‘benim!’ dediğinize bakın.
İnsanları
sevip, hayatınıza katıp, ‘bu BENİM en yakın arkadaşım, BENİM ailem, BENİM
sevgilim, BENİM evcilim, BENİM kitabım’ demeyin demiyorum. Sadece dünyada var
olan, varlığını sürdüren her şeyin bireyselliğine saygı gösterin yeter. İnanın
saygı duyduğunuz her şey varlığını korumaya devam ederken değerini çoğaltarak
saygınıza anlam katacaktır.
Bireyselliğe,
biricikliğe saygı duyanlar olarak bence çok güzeliz! Hepinizi özgürlüğünden
öpüyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder